top of page

POSTA VE PULUN TARİHÇESİ

Yazan: SADETTİN GÜZHAN

GİRİŞ

İnsanlar arasındaki haberleşme gereksinimi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanoğlunun varoluşundan bu yana bu haberleşme gereksinimi çeşitli şekillerde gerçekleştirmiştir. Başlangıçta yakın çevresi ile olan iletişimini çeşitli fonetik işaret ve petrogliflerle (iptidai resim şekilleri) gerçekleştirmiş, daha uzakta bulunan kişilere ise ya bizzat kendisi gitmek veya başka bir kişiyi aracı (ulak) olarak kullanmak durumunda kalmıştı.

Daha sonra bireysel yaşam tarzından, bir arada sosyal yaşam tarzına geçişle birlikte de, bu yaşam şekli için elzem olan, hayvanları evcilleştirme, tek bir ortak paydada anlaşabilmek için ortak lisan ortaya çıkmıştır. Her toplumun kendine göre bir haberleşme yöntemi bulunuyordu. Bu yöntem, haberleşme ve ateş kuleleri, haber güvercinleri, koşucu ulaklar ve benzerleri şekillerde oluyordu. Bunlara, tekerleğin icadı ile ilk kara taşıtlarının toplum yaşamında yerini alması da eklenince, uzak mesafeleri kat etmek kolaylaştı.

Yunan Postasının Avrupa Ulaştırma Bakanları Sempozyumu anısına çıkarttığı 4,5 Drahmi değerindeki pul üzerinde iki tekerlekli araba üzerinde tahıl başaklarını taşıyan mitolojik kahraman Triptolemos resmedilmiştir. Triptolemos bugünkü Atina’nın kuzeyinde bulunan Elosis ve Meteseira kentlerinin kralı Keleos’ un oğludur. Toprak Tanrıçası Demeter’ in sevgilisi olup, Demeter tarafından insanlara tarımı öğretmek, ekinlerin olgunlaşmasını sağlamak üzere görevlendirilmiştir.

Yazının keşfedilmesi ile haberleşme şekli “ mektup” şekline dönüştü. Başlangıçta kurulan haberleşme sistemleri idari ve askeri haberleşme şeklindeydi. Birerlerin bu sistemden faydalanabilmeleri düşünülemezdi. Benzer haberleşme sistemlerinin antik çağda, Çinliler, Fenikeliler veBabilliler tarafından kullanıldıkları bilinmektedir. Ancak bugünün haberleşme sisteminin atası sayılan, ulakların belirli bir mesafeyi, binek hayvanı veya vasıta değiştirerek ve konaklayarak yol aldığı haberleşme teşkilatını, M.Ö. takriben 550 yıllarında Pers Kralı Kiros gerçekleştirmiştir. Bu dönemde atlı binici grupları kullanılmıştır.

Mısır Posta Papirüsü. Almanya Posta Müzesinde bulunmaktadır.

Mısır Hibeh’ de bulunan posta papirüsü

Daha sonra Büyük İskender’ in (M.Ö. 356 – 323) Perslerin hakimiyetine son vermesinden sonra miras aldığı bu haberleşme teşkilatı, Büyük İskender’in ölümünden sonra Mısırda kalarak Firavun olan Ordu Komutanı Ptolemeus tarafından Mısırda varlığını devam ettirmiştir. Mısırda gerçekleştirilen bu haberleşme teşkilatı aynı zamanda belgelendirilebilen ilk posta teşkilatı olma özelliğini de taşımaktadır. Hibeh’ te bulunan papirüs yazılarından birisinin, M.Ö 255 yılına ait bir postahanenin günlük defterine ait olduğu anlaşılmıştır. Zamanın posta memuru bu sayfaya, mektup gönderilmesinde kullanılan ulakların isimlerini, posta rotasını, gönderinin cinsini, adresleri yazmıştır. Alıcı olarak daha çok Firavunun ve Maliye Bakanının isimlerinin geçmeleri ve özel şahıslara rastlanmamış olması bu posta teşkilatının resmi bir kuruluş olduğunu ve sadece devlet tarafından kullanıldığını vurgulamaktadır.

Bu haberleşme sisteminin ne kadar devam ettiği hususunda fazla bilgi bulunmamakla beraber, Mısırın Roma imparatorluğunun egemenliğine girmesinden sonra Romalılar tarafından kurulan yeni bir haberleşme sistemine dahil olduğu kabul edilebilir. Ancak bunu kanıtlayan bilgiler mevcut değildir.

 

Antik Çağda Haberleşme

Antik Çağda, Yunanistan’da irili ufaklı birçok şehir devletleri bulunuyordu. Bunları birbirlerine bağlayan merkezi bir politik gücün eksikliği, ülkede etkin, tanınmış bir haberleşme sisteminin oluşmasını etkilemiştir. Ülkenin dağlık ve engebeli coğrafi yapısı site devletleri, aralarında olması gereken düzgün, güvenilir yollardan yoksun bırakmıştır. Site devletleri ve birçok kolonileri arasında daha çok deniz yolu kullanılmıştır.

Ülkedeki resmi ve sivil haberleşme yaya ulaklarla yapılıyordu. Ancak Olimpiyatların anavatanı olan bu ülkede ulaklar, daha çok eğitilmiş uzun mesafe koşucularından oluşuyordu. Hemerodrome ismi verilen bu günlük koşucular sayesinde, hızlı ve güvenilir bir haberleşme sağlanmıştı.

Bu koşucuların en meşhuru hiç şüphesiz Pheidippides olmuştur. Atina kuvvetlerinin Pers Kralı 2. Daryus’ un ordusunu Marathon denen yerde yenmesinden sonra, kendisine verilen şifahi zafer haberini 40 km koşarak, Atina’ da bulunan Aeropag adı verilen meclisine ulaştırdıktan sonra orada yere yığılarak ölmüştü.

İmparator Agustus’ün büstü.

Cursus Publicus’ un kurucusu (M.Ö. 63 M.S. 14 )

Romalıların “Cursus Publicus” u

Roma İmparatorluğu’ nda ilk posta istasyonlarını kurduran Julius Cesar olmuştur. Bu istasyonlarda at ve ulak değiştiriliyordu. Ancak Cursus Publicus adı verilen meşhur roma posta sistemi İmparator Agustus zamanında kurulmuştu ve doğrudan doğruya imparatora bağlıydı. İmparatorluğun ana yolları üzerinde, takriben her 6 km’ de bir mutatio posita adı verilen at ve araba değiştirme istasyonları ile her 37 km de bir mansio posita adı verilen konaklama yerleri kurulmuştu. Her bir istasyon bulunduğu yerin adını taşıyordu. Posta kelimesinin de bu posita kelimesinden türemiş olduğu kabul edilmektedir.

Roma Posta teşkilatında dağıtım, ana yolların kaliteli yapılmış olmalarından ötürü insan ve beygir gücünün yanında seyahat arabaları ile de yapılmaktaydı. Bu seyahat rahatlığı sayesinde gidilecek mesafenin tümünde aynı posta ulağı hizmet vermekteydi. Sürekli ulak değiştirme zorunda kalınmadığından da posta güvenliği ve sürekliliği artmış oluyordu.

Cursus Publicus, Roma İmparatorluğu’ nun yıkılması ile sona erdi . Ancak Doğu Roma imparatorluğu’ nda ise İmparatorluk küçülene kadar devam etti.

“Raeda” adı ile tanımlanan Roma arabası. Posta arabasının nasıl bir şey olabileceği hakkında bilgi vermektedir. Bu oyma taş Avusturya’ nın Maria Saal kasabasında bulunan kilisenin temel kaidesinde bulunmaktadır. Kilise, birçok yerde olduğu gibi, bir Roma binasının kalıntıları üzerine inşa edilmiştir.

Ortaçağ’ da Posta haberleşmesi

Tekrar birbirlerinden bağımsız, küçük krallıkların meydana gelmesinden sonra bunlar arasında süren savaşlar ve kavimlerin hareketleri yeni bir posta teşkilatının ortaya çıkmasına engel oldu. Öyle ya, bu tip bir sistemin oluşabilmesi için coğrafi büyüklükte topraklara gereksinim vardı. Ancak bu sayede siyasi iktidarlar hüküm sürdükleri topraklardaki yetkilileri ile irtibatta olmalıydılar. Antik çağ’dan Orta Çağ’ a gelene kadar kurulmuş olan tüm haberleşme hizmetleri sadece iktidarda bulunan zümrelerin siyasi ve askeri gereksinimleri için mevcuttu. Bireylerin bu hizmetten yararlanabilmeleri olanağı yoktu. Gereksinim duyan birey, olanağı oranında çevresinden yararlanarak bu gereksinimini sağlamaya çalışıyordu. Yararlandığı kaynaklar ise daha çok köleleri, kendi arkadaşları, konukları, o istikamete doğru giden kervancılar, gemiciler, gezginler ve benzeri kişilerdi. Ancak netice almak her zaman mümkün olamıyordu.

1967 Senesinde Pul Günü için çıkartılmış pul üzerinde orta çağ posta habercisi resmedilmiştir

Ortaçağda mevcut kiliseler ve manastırlar arasında düzenli bir haber akışına gereksinim duyan Roma Katolik Kilisesi, “Manastır Habercileri” adı altında kendi haberleşme sistemini kurmuştu. Bu arada 13. yüzyıla damgasını vuran Alman Şövalye Tarikatı’ nın kurmuş olduğu habercilik teşkilatını da unutmamak gerekir.

Devletlerin posta teşkilatlarının eksiklikleri tüccarların da kendi haberleşme sistemlerini kurmalarını zorunlu hale getirmişti. Ayrıca Bağımsız birçok şehir devletleri de kendi gereksinimleri için gerekli ulaklarını kullanıyorlardı.

Üniversiteler, öğretici kadrolar ve öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kendi haberleşme sistemlerini kurmuşlardı.

Değinilmesi gereken diğer bir posta haberleşme teşkilatı ise Güney Almanya bölgesinde kurulmuş olan kasap posta teşkilatıdır. Bu teşkilatın ulakları geldiklerini, inek boynuzundan yapılmış borularını öttürerek haber veriyorlardı. Bu boru, daha sonra “Thurn und Taxis” tarafından kurulan posta teşkilatında pirinçten yapılmış madeni borazan olarak kendisini göstermiş ve modern posta işletmelerinin sembolü haline gelmiştir. Bu bağlamda, eski zamanlardan beri habercilerin geldikleri belirmek için, trompet ve saire gibi dikkat çeken enstrümanlar kullandıklarını belirtmekte fayda vardır.

Postanın doğuşunun 500. yılı münasebetiyle Alman postasının 1990 senesinde çıkarttığı hatıra pulu.

Albrecht Dürer ‘ in (1471 – 1528 ) yapmış olduğu bakır gravürden alınmış posta binicisi görülmektedir

Mektupların aciliyeti, üzerlerine “cito, cito, cito – acele, acele, acele” yazmaları veya bir darağacı resmetmeleri suretiyle belirtilirdi. Ayrıca kırmızı mumla kapatılmış mektuplarda, aciliyetine göre mumun üzerine bir, iki veya daha fazla kuş tüyü yapıştırılırdı.

Ön Asya, ve Kuzey Afrika’ da hüküm süren Memluklular Emeviler ve Abbasiler “Berid” adı altında ulak, beygir ve vasıta ile işlev veren posta teşkilatları kurmuşlardı.

Asya’da ise Mogolların ve İlhanlıların haberleşmelerini sağlayan kendilerine ait, “yam” adı altında posta sistemleri mevcuttu.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında resmi haberleşme, başlangıçta ulak sistemi ile gerçekleştiriliyordu. Halk ise kervanlar vasıtası ile haberleşiyor ve kervanlar yollarda emniyeti sağlamak için yapılmış hanlarda konaklıyordu. Daha sonra “Menziller” adı altında daha etkin bir posta haberleşme sistemi kuruldu.

Sağ, Orta ve Sol Cenah diye adlandıran Osmanlı Ana Yol sisteminde ayrıca bu yolları birbirlerine bağlayan tali yollar bulunuyordu. Yolların coğrafi yapılarına bağlı olarak 3 ila 18 saatlik mesafelerde menziller tesis edildi. Menzillerde ihtiyaca bağlı miktarda binek atları beslendi. Posta tatarlarının ( ulak ) ihtiyaçları karşılandı. Menzil zorunluluğunun yerine getirilebilmesi için gerekli para, “avarız” adı altında alınan ve posta tatarının, kullandığı atın devlet tarafından karşılanan bedelinin menzilkeşe (menzili işleten ) ödemesiyle sağlanıyordu. Toplanan para yeterli olmadığı takdirde, menzilin bulunduğu yerin halkından “imdadiye” adı altında vergi toplanıyordu. Menzillerin diğer bir vazifesi ise ordunun sefere çıkacağı zamanlarda gerekli iaşe mallarını temin etmekti.1840 senesinde bugünkü posta sisteminin kurulması ile menzil sistemi sona ermiştir.

Osmanlı posta tatarı ve Posta tatar ağası

(Max Fruchterman’ ın kartpostalından alınmıştır)

Thurn und Taxis ailesi

Avusturya’nın Habsburg hanedanından gelen Alman İmparatoru 3. Friedrich ( 1440-1493 ), oğlu Erzherzog Maximilian von Österreich’ ı 1486 senesinde Roma Kralı olarak ilan etmişti. Babasının ölümünden sonra İmparator 1. Maximilian olarak tahta geçti.1477 senesinde evlendiği Maria von Burgund, Hollanda, bugünkü Belçika, Kuzeybatı Fransa’ daki Bourgogne ve France-Compte bölgelerini kapsayan toprakların iktidarını elinde bulunduruyordu. Maria von Burgund’ un 1482 senesinde attan düşerek ölmesi üzerine, eşine ait toprakların hükümran haklarını da kendisine geçti.

Maximilian Brüksel yakınlarındaki Mecheln’ e ( Malines ), taşındı. Roma kralı ilan edilmesinden sonra imparatorluk işleriyle yakından ilgilenmeye başladı ve 1489 da Avusturya’ nın Macarlar tarafından işgal edilmiş kısımlarını tekrar geri almaya muvaffak oldu. 1490 senesinde amcası Sigmund’ tan Tirol’ ü elde eden Maximilian, hükümranlık yerini Innsbruck olarak seçti. Ancak Burgund eyaletleri ile sürekli temas halinde olmak istiyordu.

Batıda Fransa’dan, doğuda Macar ve Osmanlılardan gelebilecek tehlikelerden zamanında haberdar olabilmek için Innsbruck ve Mecheln arasında posta haberleşmesinin gerçekleştirilmesi için emir verir.

1490 senesinde Tirol Ticaret Odasının muhasebe ve binici defterlerinde, Janetto Taxis’ in ismi Posta Müdürü olarak geçmektedir.

Kökleri 12. yüzyılda, İtalya’ nın Milano kentinde yaşayan Torriani ailesine kadar uzanan Thurn und Taxis ailesinden Franz von Taxis, daha önce İtalya’ da At değişim istasyonlu kurye servisinin temellerini atmıştı. Bu temel, daha sonra Innsbruck ile Mecheln arasında başlayarak, daha sonra uluslar arası hale gelen posta birliğinin oluşmasına esas teşkil etmiştir. Innsbruck ile Mecheln arasında tesis edilen posta haberleşme rotasının her 5 millik mesafesinde bir at değiştirme istasyonu ön görülerek, yolun yaz aylarında 5,5 günde, kış aylarında ise 6,5 günde alınması sağlanmıştı.

1967 tarihinde, Franz von Taxis’ in ölümünün 450. yılı münasebetiyle Alman Posta İdaresinin tedavüle çıkarttığı hatıra pulu üzerinde Franz von Taxis’ in orta portresi görülmektedir.

Avrupa Posta Haberleşmesinin 500. Yılı münasebetiyle Alman Posta İdaresinin bastığı kartpostal üzerinde 1500 senesinde tesis edilmiş olan posta rotası görülmektedir. Bu rota eski roma yolu ile çakışmakta olup, bugünün B10 karayolu güzergahıdır.

Zaman içinde, siyasi durum elverdiği müddetçe bu bağlantı genişleyerek Orta ve Batı Avrupa’ yı kapsadı. 1615 tarihinde İmparator Mathias, Genel Posta Müdürlüğünün Taxis ailesinde babadan oğla geçmesini sağladı.

Bu aile, 1867 tarihe kadar “İmparatorluk postası”nı işletmiştir.1871 de kurulan yeni posta teşkilatının genel müdürlüğünü uzun zaman Heinrich von Stephan yaptı.

Diğer Avrupa ülkelerinde de benzer posta teşkilatları kurulmuştur. İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman, Avusturya, Romen ve Rus posta teşkilatları,”Levan Postaları” adı altında, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu topraklarında da etkinliklerini sürdürmüşlerdir. Levan Postaları, 1914 senesine kadar sürmüş ve imtiyazın iptal edilmesi ile son bulmuştur

...Ve ilk pullar

Birçok küçük ülke ve bunların posta sistemlerinin birbirleri ile ilgili posta gönderileri için aralarında birçok posta anlaşmalı yapmaları elzem olmuştu. Posta gönderilerindeki çeşitlilik, ağırlık ve ölçülerle para sistemlerinin farklılıklarından dolayı büyük bir belirsizlik hüküm sürüyordu. Tarife sistemleri zor anlaşılır bir hal almış, parayı kimin ödeyeceği hususunda anlaşmazlıklar baş göstermiş, posta sistemlerinde reform gerektiriyordu. Taşıma ücreti genel olarak gönderiyi alan tarafından ödeniyordu. Posta rotasında karşılaşılan zorluk ve olumsuzluklar (kazalar, haydutlar, ayaklanmalar, savaş, istila v.s.) ücretin artmasına neden oluyor ve alıcı işine gelmediği zaman posta gönderisini almayı ret edebiliyordu. Bu durumda hizmetin boşa gitmesinin yanında, karşı taraf durumdan habersiz, boşuna bir cevap bekliyordu. Alınamayan hizmet bedeli ister, istemez diğer posta ücretlerine yansıtılıyor ve ücretler yükseliyordu. Yüksek ücretler nedeniyle de varlıklı kişilerin dışında posta haberleşmesinden yararlanabilmek oldukça zordu. Tüm bu durum posta haberleşmesinin yenilenmesini zorunlu kılıyordu.

Ortaçağ’ da bir posta istasyonunun görünüşü

1835 senesinde postada gerekli yenilikleri yapmak üzere Rowland Hill iş başına getirildi. Onun tarafından ortaya atılan yenileme ile ilgili yöntemler, 1840 senesinde İngiliz Posta İdaresi tarafından hayata geçirildi. 

Yarım Ons ağırlığa (14,2 gram) kadar olan yurtiçi mektuplardan, gideceği mesafeye bakılmaksızın 1 penny, mektubun gittiği yerde posta tesis edilmemiş ise 2 penny ücret alınacaktı. Bu posta ücreti gönderen tarafından, satılan posta pulunun zarf üzerine yapıştırılması suretiyle alınacaktı.

Rowland Hill’ in (1795-1879) ölümünün 100. yılı anısına St. Helena adası tarafından çıkartılan hatıra pulu üzerinde Rowland Hill ve imzası görülmektedir.

Kanunlaşan bu yeniliklerle birlikte 6 Mayıs 1840 günü, dünyanın ilk posta pulu “ one penny black “ doğmuş oldu.

Bir penny değerinde, yurtiçi haberleşmede kullanılan Dünyanın ilk pulu üzerinde Kraliçe Viktorya’ nın resmi bulunmaktadır

İki penny değerindeki bu pul, postanın henüz tesis edilmemiş olduğu yerlere gidecek mektuplar için kullanılıyordu.

Siyah renkte, 240’ lık tabakalar halinde basılan bu pul üzerinde Kraliçe Viktorya’ nın portresi ve bir penny ibaresi bulunuyordu. İkinci pul ise aynı şekilde 2 penny değerinde fakat mavi renkliydi.

Daha sonra Posta Müdürü olan Rowland Hill, pulu icat eden kimse değildir. 1838 senesinde, James Chalmers adında İskoçyalı bir matbaa ve gazete sahibi, kendi gazetelerinin okuyuculara ucuz olarak gönderebilmek için, arkası zamklı, bir penny değerinde bir pul yapıştırılmasının Kraliyet meclisine önermişti. Rowland Hill’in bu öneriyi kabullenerek, geliştirdiği kabul edilmektedir.

Aslında posta ücretinin ön ödemeli (prepaid) yapılması hususu çok daha önceleri de uygulanıyordu. Ancak bunlar yapıştırılabilir tarzda değillerdi. Örneğin, 1653 senesinde Paris Şehir Postasında, ön ödemeli bilet “Billet de port payé” uygulaması vardı. Ancak satın alınan bu bilette yapışkan bir satıh olmadığından, bilet zarf üzerine çeşitli yöntemlerle iliştiriliyordu. Bu biletten bir örnek günümüze kalmamıştır. Keza İngiltere’ de de benzer uygulama, Londra Penny Postası adı altında vardı.1680 senesinde yapılan bu uygulama iki sene sonra mevcut posta sisteminin şikayeti üzerine durdurulmuştur. Üçgen şeklinde yapılmış olan pulların bazıları posta arşivinde bulunmaktadır.

Posta pulunun tedavüle çıkartılmasından önce İngiliz Posta İdaresi bir ve iki penny değerinde iki çeşit katlanabilir mektup zarfını tedavüle çıkartmıştı. 

Resimde bir penny değerindeki mektup zarfı görülüyor.

19. Yüzyılın başlarında bazı şehirlerde “şehir zarfları” diye tanımlanan zarflar da kullanılmıştır. Örneğin, Sardunya adasında 1818 senesinde, bir mühür ile damgalanmış posta kağıdı(Carta Postale Bollata) kullanılıyordu. 821 senesinde İngiliz gazeteleriyle beraber önceden değeri ödenmiş, iade cevap kartları, okuyuculara gönderiliyordu. Avustralya’da, Sydney’ de 1838 senesinde tedavüle çıkartılan mektup kağıdı, ilk antiye olarak kabul edilmektedir.

Basel’ in 1 Temmuz 1945’ te çıkartmış olduğu 2,5 Rappen değerindeki ilk pulu. “Basel Güvercini“ olarak tanımlanan bu pul, 8x5=40 pul olarak kırmızı, Prusya mavisi ve siyah renklerle basılmış olup,  güvercin kabartmadır.

Aradan 3 sene geçtikten sonra İsviçre kantonlarından Zürich 1. Mart 1943’ te ilk kıta Avrupasının pullarını tedavüle çıkartmıştır. Bunu denizaşırı ülkelerden Brezilya takip etmiştir. Tedavüle çıkan pullar genelde taş baskı tekniği ile tek renkli olarak basılıyordu. İlk çok renkli pul Kanton Basel tarafından 3 renkte basılarak 1 Temmuz 1945 tarihinde tedavüle çıkartılmıştır.

Brezilya’ nın 1 Ağustos 1943’ te çıkartmış olduğu 30 Reis değerindeki ilk pulu. “ Öküz gözleri “ olarak tanımlanan bu pul, aynı tabaka üzerinde diğer 60 ve 90 Reis değerindeki pullarla beraber basılmıştır.

1 Temmuz 1847 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri 5 ve 10 Cent değerlerindeki ilk pullarını tedavüle çıkarttı. Benjamin Franklin ve George Washington’ un resimlerinin bulunduğu bu pullar 30 Haziran 1851’ e kadar tedavülde kalmıştır.

Madagaskar adasının doğusunda, Hint Okyanusunda bulunan İngiliz kolonisi Mauritius adasının Valisi, ada içi ve dışı muhaberatta kullanılmak üzere 1penny portakal kırmızı ve 2 penny mavi renkli iki pul bastırarak, 21 Eylül 1847 tarihinde tedavüle çıkarttığında, 2 penny değerindeki mavi pulun “Mavi Mauritius” adı altında dünyanın en tanınmış pulu olacağını herhalde aklından bile geçirmemişti

Bir dünya nedreti; portakal kırmızı ve mavi Mauritius pulları mektup üzerinde. Bu mektup filateli tarihinde meşhur ”Bordeaux Mektubu” olarak bilinmektedir.

Pulların üzerine “post paid” ibaresi yazılacak yerde, “Post Office” yazılmış, bu hata daha sonra çıkartılan aynı pullarda düzeltilmiştir. Her birinden 500’ er adet bastırılan bu pullardan çok azı zamanımıza ulaşmıştır.

Filatelist olmayanların bile tanıdığı, dünyanın en meşhur pulu “Mavi Mauritius”

1 penny portakal kırmızı Mauritius’ tan bugün 2 damgasız, 13 damgalı (7 tanesi Mektup üzerinde),

2 penny mavi Mauritius’ tan ise 4 damgasız ve 8 damgalı (2 tanesi mektup üzerinde) pul bulunmaktadır.

Ancak o kadar meşhur olmasına karşın bu pul en pahalı pul değildir.

En pahalı pul unvanı, 1 cent değerindeki İngiliz Guyanası'na aittir. 1856 senesi Şubat ayında tedavüle çıkartılmış olan bu pul karmin kırmızısı renginde olup üzerinde yelkenli bir gemi bulunmaktadır. Yerel bir matbaada bastırılan bu pul kalitesiz baskısından dolayı “Çirkin Guyana” olarak da anılmaktadır.

“Karmin kırmızısı Guyana”, dünyanın en nadir pullarından biridir. 1970 senesinde takriben 1 milyon Euro karşılığı sahibini değiştirmiştir.

2014 Haziran ayında, 9,5 milyon Amerikan Dolarına satılmıştır. İlgili haber için.

En nadir ve pahalı Alman pulu, bugün sadece 3 adet damgalı mevcudu bulunan 9 Kreuzer değerindeki, hata sonucu pembe (rosa) yerine mavi-yeşil renkli basılan Baden puludur. Bu pul 1985 senesinde, Wiesbaden’ deki bir müzayedede 2,3 milyon mark karşılığı satılmıştır.

9 Kreuzer hatalı baskılı Baden pulu

İsveç’ in meşhur “Tre Skilling Banco” unvanlı 1855 tarihinde tedavüle çıkartılan bu pulu dünyada tek olup, yeşil yerine sarı portakal renginde basılmıştır. Bu pul da 1995 tarihinde İsviçre’ deki bir müzayedede 2.5 milyon İsviçre Frangına satılmıştır.

“Tre Skilling Banco” hatalı baskılı İsveç pulu

İlk hatıra pulu.

Arma ve üzerindeki C tipi buharlı lokomotif kabartma olarak basılmıştır. Pulda birçok renk farklılıkları vardır.

Güney Amerika ülkesi olan Peru’ nun, Başkent Lima ile Callao şehri arasında döşenen demiryolunun açılışı anısına, 1871 senesinde çıkartmış olduğu 5 cent değerindeki pul, ilk hatıra pulu olarak kabul edilmektedir.

Ülkemizde ise ilk pullar Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Darphane-i Amire’ de sikkezenbaşı Abdülfettah Efendi ile Ensercioğlu Agop tarafından, taş baskı tekniği (litografi) ile, ince beyaz kağıt üzerine basıldıktan sonra istenilen renklerde tülbent veya süngerle boyanmıştır. Baskı işlemlerinin bitiminde, kontrol bordürü vurulmak üzere Maliye Nezaretine gönderilmişlerdir. Burada kontrol bordürü (Nezareti Maliye-i Devleti Aliye), çark şeklinde, itildikçe dönen ve bordür yazılarını basan hareketli bir kaşe ile tabakanın yatay sıraları arasına renkli olarak basılmıştır. Bordür; 20 Para, 1 ve 2 kuruşluk pullarda kırmızı, 5 kuruş ve takse pullarında ise mavi renktedir

Birinci baskı tuğralı pullar:

2 Kuruş koyu mavi üzerine siyah

5 Kuruş Pembe üzerine siyah

Tuğralı pulların ana motifi Sultan Abdülaziz’ in Tuğrasıdır. Tuğranın altında bulunan ayın içinde “Devlet-i Aliye-i Osmaniye” yazılıdır.

Birinci baskı 2 ve 5 kuruş pullar 1862 sonunda basılmış olmasına rağmen ancak 1864 senesinde tedavüle çıkartılmışlardır. İkinci baskı, 20 para,1, 2 ve 5 kuruş posta pulları ise 1 Ocak 1863 günü kullanılmaya başlamıştır. 20 para sarı üzerine siyah, 1 kuruş gri üzerine siyah, 2 kuruş mavi üzerine siyah ve 5 kuruş pembe üzerine siyah renktedirler. Aynı değerdeki pullar kırmızı kahverengi üzerine siyah renkte basılmış olup takse pulları olarak kullanılmışlardır. Üçüncü baskıyı oluşturan 20 ve 1 kuruş pullar kalın kağıt üzerine basılarak, 1864 yılı başında kullanılmaya başlamıştır.

Her ülkenin posta teşkilatları, çağa ve gereksinimlerine ayak uydurarak, kendi ilk pullarını basmış ve daha sonra bu posta hizmetlerine devam etmişlerdir.

Bilhassa yurtdışına yapılan posta hizmetlerinin kolay ve etkin bir şekilde yürütülebilmesi zorunluluğu, ülkelerin posta teşkilatlarının bir arada çalışmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Amerika Posta Teşkilatı Genel Müdürü Montgomery Blair’ in öncülüğünde 1863 senesinde Paris’ ya yapılan enternasyonal posta konferansı, Dünya Posta Birliği’ nin kurulmasına öncülük etmiş, daha sonra Alman Postaları Genel Müdürü Heinrich von Stephan’ ın öncülüğü ve çabaları sonucunda, 9 Ekim 1874’ de Genel Posta Birliğinin kuruluş anlaşması, aralarında Türkiye’ nin de bulunduğu 22 ülke arasında imzalanarak, hayata geçirilmiştir.

Genel Posta Birliği’ nin adı, birçok ülkenin katılımı dolayısıyla 1978 senesinde “ Dünya Posta Birliği” (UPU) olarak değiştirilmiştir. Bugün her ülkede toplumların haberleşme gereksinimlerine, zamanın şartlarına göre hizmet vermeye çalışan posta işletmeleri mevcut olup bunlar aralarında UPU nizamları çerçevesinde çalışmaktadırlar.

…Ve ilk mühür ve damgalar

Aslında postada kullanılan mühür ve damgalar, posta pullarından çok daha eskidir. Örneğin, mektuplar üzerine basılan “franco” ibaresi, posta ücretinin önceden denmiş olduğunun kanıtıydı. Genelde ilk mühür ve damgalar basit şekillerde olup, sadece yer isimlerini içeriyordu. İlk posta pulunun çıktığı ülkelerde, puldan önceki zamanda (prefilateli) kullanılan damgalar daha çok mühür şeklinde olup, pul yerine geçerliydi ve postanenin yeri hakkında bilgi veriyordu. Daha sonra posta pullarının geçerliliğini iptal etmek için kullanılmaya başladıklarında, şekilleri de değişmeye başladı. Başlangıçta, çizgi, daire ve numara şeklinde olan damgalar, daha sonra posta hizmetlerinin gelişmesi ile daha belirgin hale geldi. Şu andaki posta damgaları, kullanıldığı postanenin adını, varsa posta kodunu, tarih ve saatini içermektedir. Kullanım amaçlarına göre çeşitli isimleri vardır. Aşağıda Türkiye’ de kullanılan damgalardan çeşitli örnekler verilmektedir.

Osmanlı döneminde kullanılan damga örnekleri

Prefilatelik döneme ait 1262 (1846) tarihli TIRNOVA negatif posta damgası. Oval şekilde olan bu tip mühürlerin üst köşesinde güneş, her iki kenarlarında ise defne dalları süs olarak bulunur, ortada ise üç satır halinde, üstten başlayarak üst ve ortada “An Canibi Postai “ ve altta postane ismi bulunmaktadır. Örnekte “Tırnova” yazmaktadır. Ayrıca sol veya sağ alt kenarla doğru mühür tarihi Rumi olarak kazınmıştır. Siyah veya mavi mürekkeple mektup üzerinde kullanılmışlardır.

Prefilatelik döneme ait 1262 (1846) tarihli TIRNOVA negatif posta damgası. Oval şekilde olan bu tip mühürlerin üst köşesinde güneş, her iki kenarlarında ise defne dalları süs olarak bulunur, ortada ise üç satır halinde, üstten başlayarak üst ve ortada “An Canibi Postai “ ve altta postane ismi bulunmaktadır. Örnekte “Tırnova” yazmaktadır. Ayrıca sol veya sağ alt kenarla doğru mühür tarihi Rumi olarak kazınmıştır. Siyah veya mavi mürekkeple mektup üzerinde kullanılmışlardır.

Yazısız nokta ve çizgili damga

Noktalı, “battal” ibareli damga

Noktalı, yer ismi yazılı damga (Edirne)

Yazısız nokta ve çizgili damga Yukarıda görülen posta damgaları, Tuğralı pulların iptal edilmelerinde kullanılmışlardır. 1865 senesinde piyasaya çıkartılan Ayyıldızlı ( Duloz ) pullarla birlikte yeni posta damga tipleri kullanılmaya başlamıştır. Bu posta damgalarından bazılarının örnekleri aşağıda verilmektedir.

Üç çizgi çerçeveli, dikdörtgen damga (Erzurum 1281=1865 )

Çift çizgi çerçeveli, daire damga (Hüdeyde)

Çift daireli, çift lisanlı daire damga (Saraybosna)

Tek daire çerçeveli, aylı, bir numaralı, isimsiz damga (İzmir havalisi )

Oval çerçeveli, yatay çizgili, dört numaralı, isimsiz damga (İzmir havalisi )

Çift daireli, çift lisan ve çift tarihli damga

Cumhuriyet döneminde kullanılan damga örnekleri

1923 senesinde Cumhuriyetin kurulmasından sonra harf devriminin yapıldığı 1928 senesine kadar mevcut Osmanlı damgaları kullanılagelmiştir. Daha sonra ise sadece Latin harfleri ile yazılı, miladi tarihli damgalar kullanılmıştır.

Tek daire çerçeveli, isimli posta damga

Özel posta damga

Tek daire çerçeveli, tarihli, turistik posta damgası

Seyyar posta damgası

İlk gün damgası. Sadece ait olduğu pulla kullanılmaktadır.

İlk uçuş özel damgası

Reklamlı makine damgası

Sonuç

İlk posta pulunun tedavüle çıkartılması ile pul toplama isteğinin başladığını ve giderek yaygınlaştığı bir gerçektir. Başlangıçta sadece bu renkli, albenili posta pulları toplamakla yetinilmiş, ancak zaman içinde bu pulların amaç ve işlevleri de dikkate alınmaya başladığında, pulların iptal edildikleri posta damgalarını da toplamak işlerlik kazanmıştır. Bugün geleneksel, posta tarihi ve markofili koleksiyonları büyük önem arz etmektedirler.

Bu damgalar filatelik posta tarihinin ayrılmaz bir parçasını teşkil etmekte olup, bunlar hususunda detaylı bilgi içeren damga katalogları vardır. Damgalar, motiflerine göre tematik koleksiyon yapanlar tarafından da aranmaktadır.

Kaynakça

 

  • Avusturya’ nın Posta Tarihi, 1990 Viyana, Posta yayınları

  • Die Briefmarke, 1985 Bonn, Bundespost

  • Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme, Yusuf Halaçoğlu, 2002 PTT Yayınları

  • İlk Türk Pulları Tuğralı Pullar, Ara N. Garmiryan,1998 Burak Pul Evi Yayınları No:2

  • Burak Pul Kataloğu No:3

  • Pulhan 1968 Türk Pulları Kataloğu XI

  • Michel Pul Katalogları, Avrupa, Güney Amerika, Kuzey ve Doğu Afrika

  • Kadıköy 86 Sergi Kataloğu

bottom of page